Share This Article
Esen, sadece 19 yaşında, ailesinin ısrarı ve önerisiyle uzaktan akrabalarının oğlu Tahsin ile evlendirildi. Geniş bir hayal dünyası olan ve boş zamanlarında yabancı dil öğrenen akıllı bir genç kızken, bir anda kendini evin içerisinde, mutfakta zaman geçiren bir eş olarak buldu.
Tahsin, özünde bir devlet memuru; her şeyi önceden planlı ve rutine bağlı. Kalem koyacağı yerden, ayaklarını uzatacağı mindere kadar her şey belirlidir. 40 yıl boyunca bu rutininden sapmamış, hep aynı şekilde yaşayan bir adamdır.
Esen ve Tahsin’in üç çocuğu vardır ve ikisi evlenmiştir. Üçüncü çocukları ise şehir dışında yaşamaktadır. Ancak çiftin evliliği başından beri sevgi ve uyuma dayalı olmamış, daha çok çocukları için bir arada kalma ve evliliklerini sürdürme gayreti üzerine kurulmuştur. Bastırılan ve zaman zaman açığa çıkan duygular, çocuklara ‘kavga’ olarak yansıdı.
Evlilikleri boyunca Esen ve Tahsin’in farklı ve karşılanmamış ihtiyaçları oldu. Esen’in entelektüel ihtiyaçları, Tahsin’in ise işten dönünce sakin bir şekilde televizyon izleyebileceği bir ‘alan’ ihtiyacı vardı.
Şu anda, bu çiftimiz yeni duruma alıştı gibi görünüyor. Ancak, evlilikte tüm kişisel talep ve ihtiyaçların karşılanması zorunluluğu yok. Evli olmanın yanı sıra bireysel farkındalık da geliştirebiliriz.
Esen ve Tahsin’in ikinci görevi her gün birlikte kahve içip bana fotoğraf atmaktı. Yüzlerindeki gülümsemenin her geçen gün daha canlı ve içten olması, benim en büyük ödülüm oldu. Bu anılar kalbimde saklı.
Unutmayın, karşılanmamış ihtiyaçlar bastırıldığında, başka bir soruna dönüşebilir. Gündelik telaşlar, kendimizi dinlememize ve ihtiyaçlarımızı fark etmemize engel olmamalı. Bazen, içimizdeki huzursuz edici sesi susturmak için saatlerce dizi izleyebilir, oyun oynayabilir veya sürekli bir şeyler atıştırabiliriz. Gerçeklikten kaçış, aslında kendimizden kaçıştır ve sorunu çözmenin ilk adımı fark etmekle başlar.