Share This Article
İlişkiler, zaman zaman fırtınalı denizlere benzer. Her çift, yolculuğun belirli noktalarında tıkanmış, çaresiz veya birbirine yabancılaşmış hissedebilir. Ancak aile danışmanlığı perspektifinden bakıldığında, bu krizler aslında ilişkinin “yeni ve daha sağlam bir versiyonuna” geçmesi için birer davetiyedir. Özellikle çözüm odaklı kısa süreli terapi ve EMDR gibi modern yaklaşımlar, geçmişin yüklerinden sıyrılıp geleceği birlikte inşa etmenin kapılarını aralar.
Çözüm Odaklı Terapi Nedir? Sorunlardan Çözüme Odaklanmak
Geleneksel yaklaşımların aksine, çözüm odaklı aile danışmanlığı “Sorun neden kaynaklanıyor?” sorusundan ziyade “Neyin değişmesini istiyoruz?” sorusuna odaklanır. Bu yaklaşımda danışan, kendi hayatının uzmanı olarak kabul edilir.
Aile danışmanı ise bu süreçte bir rehber görevi görerek, çiftlerin halihazırda sahip oldukları ancak fark edemedikleri kaynakları açığa çıkarmalarına yardımcı olur. Sorunların içinde kaybolmak yerine, istisna anlara (sorunun yaşanmadığı veya daha az yaşandığı zamanlar) odaklanmak, iyileşme sürecini hızlandıran en büyük etkendir.
İlişkilerde İletişim Bariyerlerini Aşmak
Birçok çift için temel sorun “konuşamamak” değil, “anlaşılamamaktır.” İletişim kazaları genellikle savunma mekanizmaları, eleştiri ve duvar örme gibi davranışlarla büyür. Çözüm odaklı perspektifte, iletişimi iyileştirmek için şu adımlar kritik rol oynar:
Aktif Dinleme ve Empati: Karşı tarafın ne dediğinden ziyade ne hissettiğini anlamaya çalışmak.
”Biz” Dilini Geliştirmek: Suçlayıcı ifadelerden kaçınıp, ortak ihtiyaçlar üzerine konuşmak.
Küçük Değişimlerin Gücü: İlişkide devrimsel değişimler yerine, her gün yapılabilecek küçük ve olumlu adımların domino etkisinden yararlanmak.
Geçmişin İzlerini Silmek: EMDR ve İlişki Travmaları
Bazen bir ilişkideki sorunlar sadece güncel çatışmalardan ibaret değildir. Geçmişte yaşanan güven kırılmaları, aldatılma şüpheleri veya çocukluktan gelen bağlanma yaraları, bugünkü tepkilerimizi belirler. İşte bu noktada EMDR terapisi, aile danışmanlığı sürecinde mucizevi bir araç haline gelir.
EMDR, çiftlerin birbirlerine karşı geliştirdikleri “tetikleyici” tepkileri nötralize eder. Travmatik anıların duygusal yükü hafiflediğinde, partnerler birbirlerine daha şefkatli ve yargısız bir pencereden bakmaya başlar. Zihindeki o “ya yine olursa” sesi sustuğunda, güvenin yeniden inşası için sağlıklı bir zemin oluşur.
Sınır Çizmek: Kök Aile ve Özel Hayat Dengesi
Türkiye’deki aile yapısında en sık karşılaşılan zorluklardan biri, kök ailelerle (anne, baba, akrabalar) kurulan sınırların belirsizliğidir. Sağlıklı bir evlilik, etrafında esnek ama koruyucu bir sınırın olduğu müstakil bir yapı olmalıdır.
Aile danışmanlığı sürecinde, çiftlerin kendi çekirdek ailelerini korurken kök aileleriyle nasıl sağlıklı ve saygılı bir mesafe kurabilecekleri üzerinde çalışılır. Unutulmamalıdır ki; sınır çizmek bir mesafe koymak değil, ilişkinin nefes alabileceği bir alan yaratmaktır.
Profesyonel Destek Almak Bir Zayıflık Değil, Yatırımdır
Birçok kişi, “Sorunlarımızı kendimiz çözmeliyiz” düşüncesiyle profesyonel desteği erteler. Oysa aile danışmanlığı, ilişkiniz iflas etmeden önce başvurulması gereken bir “bakım ve güçlendirme” sürecidir. Tarafsız bir gözlemci ve uzman bir rehber eşliğinde yapılan görüşmeler, yıllarca sürecek yıpratıcı tartışmaların önüne geçebilir.
Eğer siz de ilişkinizde bir döngünün içinde sıkışmış hissediyorsanız, çözümün anahtarı aslında elinizde. Sadece o kapıyı doğru tekniklerle (Çözüm Odaklı Terapi, EMDR vb.) açmaya ihtiyacınız var.

