Share This Article
Dostoyevski, hapishanedeki bir köpeğin, yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğine tanık olur. Ancak köpek, mahkumlardan kaçmaz; tam tersine, bir mahkum yaklaştığında eğilerek tekmelenmeye hazır bir pozisyon alır. Bir gün Dostoyevski, bu köpeğin başını okşar. Ancak köpek, bu beklenmedik davranış karşısında şaşkına döner, hızla uzaklaşır ve acı bir şekilde havlar. O günden sonra, köpek Dostoyevski’yi her gördüğünde kaçar. Ruhu köleleştirilmiş bu köpek, bir sevgi açıdır ve aynı durum insanlar için de geçerlidir.
Hayatları boyunca kötü davranışlara maruz kalan “sevgi açı” kişiler, karşılaştıkları nadir iyi davranışlar karşısında nasıl tepki vereceklerini bilemezler. Bazen size kötü davranan insanlar sizi idealize ederken, iyi davrandığınız kişiler sizden nefret edebilir. Bu insanlar, sizin onları aşağılamanızı bekler ve bu durum, sizin onların gözünde büyümenizi sağlar. Ancak eşit ve iyi davranışlarınız, onların gözündeki değerinizin ani bir düşüşe geçmesine neden olabilir.
Bu durum bize önemli bir ders veriyor: Değer, ölçülü ve yerinde verilmeli. Aksi takdirde, size sevgi ve saygı ile yaklaşan kişilerden nefretle karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle, ilişkilerde dikkatli ve dengeli olmak önemlidir.